Hicret Özdemir's profile

Lokumun Ağzından- Hacı Bekir Künç Tarihçe Çalışması

Koro Reklam Ajansı'na Metin Yazarı departmanında stajyer olmak üzere başvurduğumda benden proje olarak Hacı Bekir için bir tarihçe yazmam istendi. Tatlı sektöründe var olan bir firma için farklı ve eğlenceli bir tarihçe hazırlamak istedim ve canlandırma yöntemini kullanarak bu güzel hikayeyi şirketin en lezzetli ürünlerinden biri olan lokumun ağzından anlatmayı denedim. Çıkan sonuç beğenildi ve stajım başladı :)
Lokumun Ağzından

Varlığı iki buçuk asrı geçmiş, ünü ülke sınırlarının dışına taşmış, köklü bir marka var: Ali Muhuddin Hacı Bekir.
Herkes bu adamın ürettiği leziz tatlıların peşinde.
Ben, şanslı ‘lokum’ onların ellerine doğdum, ellerinde büyüdüm. Bu yüzden, bugün dört farklı asır ve beş kıtanın damaklarında dolaşan mazimizi yazma işini kimselere bırakmadım.

Bakın bu lezzet yolculuğunun hikâyesi şöyle başlıyor,
Yıl 1777.
 Bekir Efendi, Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul'a gelerek Bahçekapı Semti’nde küçük bir şekerci dükkânı açar.
Ustam 1817-1820 yılları arasında hac görevini yerine getire dursun, aynı yıllarda Alman bilim adamı Kirehhoiff da nişastayı bulur.
Bizimki bu nişastayı alır ve un yerine kullanarak, şeker ve nişasta bileşimi ile bugün sofralarınızdaki yeri doldurulamayan, yabancı dünyanın kıvamını, tadını taklit edemediği lokumu yarattı. Öyle ki, ustam Hacı Bekir sayesinde kıvamımı taklit çabaları batıda jel şekerlerin icadına vesile olur.
Daha sonraları Avrupa'da kurulan rafinerilerde üretilen şekerin, o günlerin ismiyle "Kelle şekeri" olarak Türkiye'ye gelmesiyle, bu şekeri havanlarda dövüp eriterek, gül, tarçın, sakız, portakal limon ilavesi ile farklı tat ve renklerde akideler üretmeye başladı. Bizzat kendi eliyle yaptığı imalat ve hassas çalışmalarıyla Türk şekerleme ve lokum çeşitlerini geliştirdi. Bununla da kalmayarak günümüze kadar ulaşıp efsanevi ilgi ve şöhreti kazanan sallama kazanlarda yapılan badem şekeri, haşlanmış bademlerin soyulup havanlarda dövülerek şeker ve şeker şerbeti ile yoğrulup, şekillendirilen çeşitli badem ezmelerini üretti.
Beni de böylelikle dükkânda hiç yalnız bırakmamış oldu.

Ustam Hacı Bekir Efendi'nin akide ve lokumlarının ünü Osmanlı Sarayına ulaşınca da modern Osmanlı'nın kurucusu yenilikçi Padişah II. Mahmud tarafından sarayın Şekercibaşı’lığına layık görüldü ve sarayın şekerlemeleri Hacı Bekir Efendi imalathanesinden alınmaya başlandı.
Bu ilk kilometre taşımız.
Şimdi gelelim Avrupa’ya,
İngiltere’den kulağımıza ilginç bir hadise geldi.
Ecnebiler bana göbek adı bulmuşlar. Hacı Bekir Efendi’nin İngiliz müşterilerinden bir gezgin, beraberinde götürdüğü lokumları ülkesinde kendi takmış olduğu ad ile ikram etmekteymiş. "Turkish Delight’’ Lokum, o günden bugüne İngilizce konuşulan memleketler ve dünya genelinde "Turkish Delight", Fransa ve Balkanlar'da ise "Lokoum" olarak bilinir.
Anlayacağınız önce Osmanlı sarayı sonra dünya mutfağında epey tanınır oldum.
Bununla da kalmadı, 19. ve 20. yüzyıl başlarındaki İstanbul mozaiğinin parçaları olan yabancı sanatkârlar tarafından kaleme alınmış zamanın yaşam tarzını belgeleyen roman ve yazılarda da yer aldım. Ustam Hacı Bekir ise dönemin ünlü ressamlarından Malta'lı Amadeo Preziosi fırçasıyla resmedildi. Orijinali Paris Louvre Sanat Müzesi'nde, litografik reprodüksiyonu Topkapı Sarayı'nda sergileniyor.


Hacı Bekir Efendi'nin vefatıyla önce oğlu Mehmed Muhiddin Efendi ve O'nun da vefatıyla torunu Ali Muhiddin Hacı Bekir işleri devraldı. Aynı prensip, yetenek ve meslek aşkıyla işi devam ettirmeleriyle sarayın Şekercibaşı’lık ünvanı da onlarla beraber babadan oğula devam etti.

Bir gün, Mehmed Muhiddin Efendi, saray tarafından 1873 yılında Viyana'da düzenlenen fuarda Osmanlı şekerlemelerini tanıtmakla görevlendirildi. Mehmed Muhuddin Efendi’nin bize anlattığına göre fuarda tüm batılı ülke katılımcıları birer marka kullanıyormuş. Biz ustamızın yalancısıyız ama gördüklerinden etkilenmiş olacak ki Mehmed Muhuddin Efendi yurda kazandığı gümüş madalya ile dönmekle kalmadı, bir de Osmanlı'nın ve firmamızın ilk markasını oluşturdu.

Almışız madalyayı hiç durur muyuz? Köln’ de fuar var dediler, gittik. 2.gümüş madalyayı kazanarak bu madalyayı da markamıza ilave ettik.
Dünya'nın en tanınmış gıda ve şekerleme fuarlarına katılarak tanıtım misyonumuzu sürdürdük.

Biz böyle fuar fuar dolaşıp madalyalar kazanırken ustam Mehmed Muhiddin Efendi’nin vefatı sırasında yaşı küçük olan oğlu Ali Muhiddin, devraldığı işleri büyüttü ve atılımlarını gerçekleştirdi. Ali Muhiddin Bey’in zamanı kurumunun altın çağı oldu. Altın madalyalar kazanıldı, Osmanlı Şekercibaşı’lık ünvanı Ali Muhiddin Bey’e de verildi.
Müessesemiz bu gazla uluslararası girişimlere imza atarak bir dünya firması halini aldı. Osmanlı'nın son yıllarına gelinirken 1911'de Ali Muhiddin Bey'e Mısır Sarayı tarafından da Şekercibaşı’lık ünvanı hak görüldü, Mısır'ın büyük iki kenti Kahire ve İskenderiye'de, gönderilen usta ve personel ile Hacı Bekir şubeleri kuruldu.

1926 yılına gelindiğinde Büyük Atatürk’ün emirleriyle Karadeniz Gemisi'yle düzenlenen, ülkemiz sanayiini Kuzey Afrika ve Avrupa ülkelerine tanıtmak amaçlı, 90 gün süren ilk yüzer sergiye o tarihteki sınırlı sanayi ürünleriyle birlikte Hacı Bekir firması da katıldı.

Bir yandan, üç neslin ismini taşıyan Ali Muhiddin Hacı Bekir Müessesesi ilerleyiş sürecinde, İstanbul'daki Bahçekapı Merkez mağazasına ilave olarak Karaköy, Galata, Tepebaşı, Pangaltı, Çarşıkapı, Beyoğlu, Parmakkapı, Kadıköy satış şubeleri açıldı.

Emin ellerde olduğumu bilmenizi istiyorum.Ailenin dördüncü ve beşinci nesil üyeleri yönetimindeki firma yaklaşık ikibuçuk yüz yıldır gelen bilgi birikimine her geçen gün yenilerini de ekleyerek dünyanın en lezzetli ve kaliteli şekerlemelerini yaratmaya devam etmekteler.

Hikâyenin sonunda,
Dünyanın en eski 100 markasından biri olan Şekerci Hacı Bekir, halen Türkiye'nin ilk firması olarak günümüzde Hacı Bekir Sanayi A.Ş.’nde üretilen mamullerini Ali Muhiddin Hacı Bekir Ticaret A.Ş. ‘ne ait 4 dükkân, bir franchise işletmesi ve muhtelif bayiler kanalı ile pazarlamakta.

Ustam evvel zaman İstanbul’unun sokaklarından birinde mütevazı dükkanında iş başı yaptığında, acaba vizyonunun yüzyıllar sonrasına erişeceğini; dünyanın dört köşesine yayılacağını, mutfak sanatlarında yeni bir çığır açacağını tahmin eder miydi bilemiyorum. Ama ben ve tüm tatlı kardeşlerim   köklü kültür zenginliğimizin dünyadaki gelişmeler ile vücut bulunca neler ortaya koyabildiğine şahit olduk. Usta Hacı Bekir Efendi’nin ve Hacı Bekir zadelerle gurur duyuyoruz.










Lokumun Ağzından- Hacı Bekir Künç Tarihçe Çalışması
Published:

Lokumun Ağzından- Hacı Bekir Künç Tarihçe Çalışması

Geleneksel ve resmi bulunan markanın tarihçesini yenilemek.

Published: